Türkiye
yaşadığı krizle birlikte daha az yatırımla, katma değeri daha yüksek alanlar
arayışına girdi. Ülkenin ufkunu açarak yeni hedefler sağlayacak, gelişime
hız katabilecek açılımlara ihtiyacı duyulmaya başlandı. Son dönemde hızla
kalkınan ülkelerin kalkınma serüvenleri incelendiğinde bu ülkelerin bilgi
teknolojisi alanında ciddi atılımlar yaptıkları ortaya çıktı.
Bilgi Teknolojileri konusunda önemli adımlar atan Hindistan üzerine bir
rapor hazırlayan CHP, kalkınmanın sürdürülebilmesi için 65 milyonluk Türkiye'nin
bilgi teknolojisi konusunda bir iddia ortaya koyması gerektiği sonucuna
vardı.
CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal, Bilgi Teknolojileri konusunda geç kalındığını
ifade ederek, hazırlanan raporu değerlendirdi: “Önümüzdeki dönemde Türkiye
bilgi teknolojisi konusunda mutlaka bir iddia sergilemeli. Türkiye orta
ve uzun dönemli bir yaklaşımla yeni bir bakış açısı edinmeli. Bilgi teknolojileri
konusunda atılım dönemi başlatmak istiyoruz. Bu doğrultuda Hindistan'da
yoğun temaslar yaparak, Hindistan'ın bilgi teknolojisi konusunda dünya
çapındaki gelişimine ve etkileyici deneyimine tanık olduk. Bilgi teknolojisi,
dünyada hızla gelişen bir sektör. 395 milyar dolarlık bir pazarla belki
de dünyanın en hızlı gelişen sektörü.
5
yıl içinde 700 milyar dolarlık bir düzeye çıkması bekleniyor. Petrol sektöründen
daha önemli bir hale gelmiştir. Dünyanın önde gelen zenginleri artık inşaat
sektörü ve petrol sektöründen değil, 5 6 yıl önce hiç tanınmayan bilgi
teknolojileri sektörünün isimlerinden çıkıyor. Bu tablo ülkeler için de
geçerlidir. Eğer hızla zenginleşmek, gençlerimize iş olanakları yaratmak,
eğitimi ülkenin kalkınmasını engelleyen bir yük olmaktan çıkarmak, eğitimin
diplomalı işsizler yaratmasına son vermek istiyorsak, eğitimin kalkınmayı
destekleyici bir güç haline dönüşmesi gerektiğine inanıyorsak, gençlerimize
ufuk açmak istiyorsak, insanlarımızı ve ülkemizi zenginleştirmek ve kalkındırmak
istiyorsak; bilgi teknolojisine sahip çıkmalıyız. Türkiye bu konulardaki
ihmalin bedelini çok ağır ödedi.
Dünyanın
büyüyen yeni sektörü içinde Türkiye, mutlaka yerini almalıdır. Yerini
alan ülkeler büyüyor, yerini alamayan ülkeler yarışta geri düşüyorlar.
Dünyanın en yoksul ülkesi Hindistan'ın 1 milyar 50 milyon nüfusu var.
Çok büyük sorunlar içinde. Bir dilin üzerinde dil konuşan 24 tane etnik
grup var. Paramparça bir toplum. Günde 1 doların altında gelirle geçinmek
zorunda olan 100 milyonlarca insan var. Böyle bir toplumda yukarı düzeyde
eğitim görenler işsiz kalınca bu sektöre yöneldi. Yurtdışına yönelerek
Amerika'da Silikon vadisinde çalışmaya başladılar. Hindistan hükümetleri
bu konunun önemini kavramaya başlayınca uygun altyapı hazırlayıp uygun
olanaklar ve teşvikler sağlayarak başarıya ulaştı. Hindistan'a dönen bu
kişiler köşe başlarını tutmaya, bu çalışmaları orada götürmeye başladı
ve Hindistan bu sektörde 2001 yılı rakamlarıyla 7.8 milyar dolarlık ihracat
rakamına ulaştı. Bunu Hindistan büyük ülke, çok büyük ihracatı var diye
düşünmeyin. Hindistan'ın ihracatı sanıyorum 35 milyar dolar civarında.
Türkiye'den farklı değil. Biz 65 milyonluk bir ülkeyiz. Ama Hindistan'ın
toplam ihracatı 35 milyar dolar civarında ve 7.8 milyar doları sadece
bilgi teknolojisi, yazılım ihracatı niteliğinde.
Büyük
sermaye yatırımı gerektirmiyor bilgi teknolojisi. Özellikle yazılım alanında
bir ilerleme sağlamak istiyorsanız, uzun vadeli büyük yabancı sermaye
bulmak, sonra yıllarca sabırla beklemek zorunda değilsiniz. İhtiyaç olan
malzeme, kalem, kağıt, Internet bağlantısı ve konuyla ilgili düşünen bir
beyin. Belli donanıma, hazırlığa, motivasyona sahip bir beyin. Bu insanlara
gerekli altyapıyı oluşturup, gerekli kolaylıkları sağlayabilirseniz büyük
yatırımlara gerek kalmadan çok önemli sonuçlar alabilirsiniz. Bu alanda
yapılacak yatırımın hem istihdama, hem üretim artışına, hem de ihracata
ciddi sermaye tahsisi yapmadan olağanüstü yüksek getiri sağlama potansiyeli
var. Bu, başka hiçbir sektörde yok. Herhangi bir alanda yaptığınız yatırımın
ülkenin kalkınmasına getirisi uzun sürelerin geçmesine bağlıdır. Ama bu
sektörde durum böyle değil. Burada insanları yönlendirmek lazım. Matematiğe
ve bu alanlara yönelik üç ulusun özellikle yetenekli olduğu saptanmış
durumda; Çin, Hint ve Türk uluslarıdır. Nitekim yurtdışında bu alanlarda
çalışan pek çok insanımız vardır. Bütün mesele sahiplenmek, işlemek ve
yönlendirmektir. Gençlerimizin önünü açmalıyız. Bu bir gençlik projesidir.
Paraya değil insana ihtiyaç var. Yeteneğe ihtiyaç var.
Hindistan'ın
bu noktaya nasıl geldiğine ilişkin inceleme sonucunda, yapılması gereken
ilk işin “tersine göç”ü gerçekleştirmek olduğunu vurgulayan Baykal, değerlendirmesini,
“Az gelişmiş ülkeler beyin göçü verir. Bir süre belki bunda yarar da vardır.
Çünkü o bir eğitim, staj dönemidir. staj dönemidir. Orada dünyayı, sektörü,
sanayiyi tanıma, ilişkileri görme fırsatı oluşur. Böyle bir beyin göçü
yaşamak, bir süre sonra o beyin göçünü tersine çevirmek ihtiyacı vardır.
Hindistan beyin göçünü yaşadı çeşitli nedenlerle ve sonra onu bilinçli
olarak tersine çevirdi. Şimdi Türkiye'de de yaşadığımız beyin göçünü bilinçli
olarak tersine çevirme aşamasına gelmiş bulunuyoruz.
Bilgi teknolojisi konusunda yer tutmuş, çalışma yapmış, birikimi olan,
şirketi olan ya da uluslararası şirketlerde görev yapan insanlarımızın
envanterini çıkarma aşamasındayız. Yurtdışında bu alanda çalışmakta olan
yurttaşlarımızın envanterine Türkiye'nin ihtiyacı var. Bu sektörde bütün
ülkelerde görülen bir temel nokta şu; bu sektör derli toplu belli bir
mekanda buluşturuluyor. Yani bir coğrafi, fiziki planlamayla bu iş ele
alınıyor. Türkiye'de de böyle bir mekanı ayırmak lazımdır. O mekanda her
türlü iletişim alt yapısını, olanaklarını, kolaylıklarını sağlamak gerekir.
Bu sektörün gelişmesi için vergi alınmama, teşvik etme gibi hiçbir fedakarlıktan
da kaçınmayarak teşvikleri firma bazında ve eğitim aşamasında düşünmek
lazımdır. Burada bu sektöre yönelecek olan gençlerimize işe başlamaları
için kolaylıklar sağlanmalı, maddi destek verilmesi gerekir. Bilgi teknolojisi
alanındaki bütün çalışmaları imtiyazlı bir noktaya getirmemiz gerekir
ve yazılım yoluyla edilecek gelirler de mutlaka vergi kolaylıklarına sahip
olmalıdır.. Her türlü kolayylık getirilmelidir. Türkiye'nin bilgi teknolojisine
bakışı, eğitim politikasından başlamak üzere değiştirilmelidir.
Bilgisayar
ve internet kullanımı ilkokuldan başlamak üzere kolaylaştırılmalı, yaygınlaştırılmalı
ve her türlü olanak sağlanmalıdır, e-devlet projesi hızla sonuçlandırılmalı.
Bütün okullara kolay ve düşük maliyetli Internet bağlantısı sağ-lanmalıdır.
Kamu kuruluşları, Üniversiteler ve özel sektör yakın bir işbirliği içinde
çalıştırılabilmeli ve İngilizce eğitimi etkin bir biçimde okullarda verilmelidir.
Teknoloji transfer edecek yabancı sermaye için büyük kolaylıklar sağlanmalıdır.
Diğerlerinden daha yüksek kolaylıklar gösterilmelidir ve başta Hindistan
olmak üzere bu alanda gelişmekte olan ülkelerle yakın işbirliği denemeleri
yapılmalıdır..
Türkiye'de
bu alanda önümüzdeki dönemde çok büyük harcamalar yapılacak. Şu anda teknoloji
tüketicisi ülkeyiz ama bunu da yeterince tüketmiyoruz. Türkiye'nin eğitim
politikası da bu konuya göre düzenlenmelidir. Hindistan'ın bu alandaki
başarısına katkı yapan insanlar Hindistan kahramanları haline gelmeye
başladı. Çünkü sosyal yapıyı da değiştiriyor, sistemini zorluyor, yetenek,
bilgi ile her yere gelinebileceği gözüküyor. Gençlere ufuk açıyor. Hindistan'ın
yapısını da çok ciddi şekilde etkilemeye başladı. Devlet ve devletin dışında
bu alandaki kuruluşların oluşturdukları üst kuruluşlar, Hindistan'da NASKOM
adında bir üst kuruluş, konfederatif bir yapı. Bir anlamda devlet gibi
politika oluşturuyor. Politika söylüyor ve siyasetle NASKOM işbirliği
içinde bu konuları götürüyor.
Bilgi Teknolojiler çağında Türkiye, önümüzdeki dönemde siyasi yapılanmasını
gözden geçirmeli. Bakanlık ve genel müdürlük sayısı azaltılmalıdır. Bu
konuda yeni bir bakanlık; Teknoloji Bakanlığı kurulmalıdır.
Turizmin
gelişmesinde devlet katkısı olmuştur. Altyapıyı devlet hazırlamıştır önemli
turizm bölgelerinde ve sonra yatırımcıya “burada yatırım yapın” denilmiştir.
Türkiye turizme 20 milyar dolar civarında yatırım yaptı. Her yıl 10 milyar
doların üzerinde gelir sağlıyor. Bu alanda da böyle bir yatırıma ihtiyaç
var.
100
milyon doları Türkiye bu sektöre ayırsa 10 bin gencine 10 bin dolar vererek
bir başlangıç yapma şansına kavuşturabilir. Bu alanda yetişmiş 10 bin
genci, 10 bin dolarla bu piyasaya taşımak, yönlendirmek mümkün olabilir.
Türkiye daha e-devlete geçmedi. Türkiye nüfus sayımını kelle sayımı olarak
anlıyor. İnsanları evine kapatıyoruz, bir gün boyunca herkesi ev hapsine
mahkum ediyoruz. Sonra da yüz binlerce insanı görevlendirerek kapı kapı
dolaştırıp, teker teker, insan saydırıyoruz. Bunu da başaramıyoruz, bunu
da yanlış yapıyoruz. Bunun için de 2000 yılında 70 trilyon lira harcadık.
Hiç sonuç alamadık. e-devlete geçmemiz artık kaçınılmaz.
Türkiye
e-devlete geçecek. Buraya geçmek demek bu alanda çok büyük harcamalar
yapmak, yeni projeler geliştirmek, yeni yatırımlar yapmak demek. Bu Silahlı
Kuvveterin ihtiyacı, üniversitelerin ihtiyacı, sanayiinin ihtiyacı.
Bakın
Silahlı Kuvvetlerimiz harcamalarının önemli bir kısmını bu alanda yapıyor,
yapmaya da devam edecek. Yapmak zorunda. Dünya koşulları bunu gerektiriyor.
Yani savunma sistemlerinin gereği budur. Stok kontrol sistemlerinin gereği
budur.
Uluslararası
koordinasyonu sağlamak için kolektif güvenlik sistemleri içinde işbirliği
açısından zorunlu olan budur. Silahlı Kuvvetlerin günümüzde teknoloji
bağımlılığı hızla yükseliyor. Bu bağımlılık kaçınılmaz olarak bilgi teknolojisinin
kullanımını da zorunlu kılıyor.
Biran önce yurtdışındaki gençlerimizi toparlamaya yönelik bir envanteri
çıkaracağız ve tersine beyin göçünü sağlayacağız. Türkiye'ye yönelik olarak
bu politika etrafında, ' “niye gidiyorlar yurtdışına gelsinler” temennisi
ile bu iş olmuyor. Bir projeye bağlayacaksın. Burada iş göstereceksin,
burada bir işe yarayacağını görecek. Her türlü kolaylığı sağlayacaksın.
Göçü bilinçli olarak tersine çevireceksin.
Bu çerçevede kolektif bir çabaya ihtiyaç var. Önümüzdeki dönem Türkiye'sini
hepimiz için sevindirici olacak bir kalkınma, büyüme dönemi haline dönüştürmenin
en önemli adımlarından birisi olarak bunu görüyoruz ve Türkiye'nin dikkatini
bu noktaya çekmek istiyoruz.
Türk
silikon vadisinde yeni alanlar hazırlanmalıdır ve işin en kolay destek
yönüdür bu, yan, maliyeti de çok fazla değildir. Orada her türlü olanak
sağlanmalıdır.
Tıpkı turizmde olduğu gibi ve bu turizm ile yapışacak bir sektör haline
getirilmelidir. Temiz bir sanayidir. Çevreye zarar vermeyen bir sanayidir.
Geleceği olan bir sanayidir. Genç bir sanayidir.
* Basın açıklamasından kısmen alınmıştır
|