Sağlık ve Bilişimde Objektif Haber

  English
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal' ın "Hindistan Raporu" 24 Haziran 2002
 

     Türkiye yaşadığı krizle birlikte daha az yatırımla, katma değeri daha yüksek alanlar arayışına girdi. Ülkenin ufkunu açarak yeni hedefler sağlayacak, gelişime hız katabilecek açılımlara ihtiyacı duyulmaya başlandı. Son dönemde hızla kalkınan ülkelerin kalkınma serüvenleri incelendiğinde bu ülkelerin bilgi teknolojisi alanında ciddi atılımlar yaptıkları ortaya çıktı.

      Bilgi Teknolojileri konusunda önemli adımlar atan Hindistan üzerine bir rapor hazırlayan CHP, kalkınmanın sürdürülebilmesi için 65 milyonluk Türkiye'nin bilgi teknolojisi konusunda bir iddia ortaya koyması gerektiği sonucuna vardı.

     CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Bilgi Teknolojileri konusunda geç kalındığını ifade ederek, hazırlanan raporu değerlendirdi: “Önümüzdeki dönemde Türkiye bilgi teknolojisi konusunda mutlaka bir iddia sergilemeli. Türkiye orta ve uzun dönemli bir yaklaşımla yeni bir bakış açısı edinmeli. Bilgi teknolojileri konusunda atılım dönemi başlatmak istiyoruz. Bu doğrultuda Hindistan'da yoğun temaslar yaparak, Hindistan'ın bilgi teknolojisi konusunda dünya çapındaki gelişimine ve etkileyici deneyimine tanık olduk. Bilgi teknolojisi, dünyada hızla gelişen bir sektör. 395 milyar dolarlık bir pazarla belki de dünyanın en hızlı gelişen sektörü.

     5 yıl içinde 700 milyar dolarlık bir düzeye çıkması bekleniyor. Petrol sektöründen daha önemli bir hale gelmiştir. Dünyanın önde gelen zenginleri artık inşaat sektörü ve petrol sektöründen değil, 5 6 yıl önce hiç tanınmayan bilgi teknolojileri sektörünün isimlerinden çıkıyor. Bu tablo ülkeler için de geçerlidir. Eğer hızla zenginleşmek, gençlerimize iş olanakları yaratmak, eğitimi ülkenin kalkınmasını engelleyen bir yük olmaktan çıkarmak, eğitimin diplomalı işsizler yaratmasına son vermek istiyorsak, eğitimin kalkınmayı destekleyici bir güç haline dönüşmesi gerektiğine inanıyorsak, gençlerimize ufuk açmak istiyorsak, insanlarımızı ve ülkemizi zenginleştirmek ve kalkındırmak istiyorsak; bilgi teknolojisine sahip çıkmalıyız. Türkiye bu konulardaki ihmalin bedelini çok ağır ödedi.

     Dünyanın büyüyen yeni sektörü içinde Türkiye, mutlaka yerini almalıdır. Yerini alan ülkeler büyüyor, yerini alamayan ülkeler yarışta geri düşüyorlar. Dünyanın en yoksul ülkesi Hindistan'ın 1 milyar 50 milyon nüfusu var. Çok büyük sorunlar içinde. Bir dilin üzerinde dil konuşan 24 tane etnik grup var. Paramparça bir toplum. Günde 1 doların altında gelirle geçinmek zorunda olan 100 milyonlarca insan var. Böyle bir toplumda yukarı düzeyde eğitim görenler işsiz kalınca bu sektöre yöneldi. Yurtdışına yönelerek Amerika'da Silikon vadisinde çalışmaya başladılar. Hindistan hükümetleri bu konunun önemini kavramaya başlayınca uygun altyapı hazırlayıp uygun olanaklar ve teşvikler sağlayarak başarıya ulaştı. Hindistan'a dönen bu kişiler köşe başlarını tutmaya, bu çalışmaları orada götürmeye başladı ve Hindistan bu sektörde 2001 yılı rakamlarıyla 7.8 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaştı. Bunu Hindistan büyük ülke, çok büyük ihracatı var diye düşünmeyin. Hindistan'ın ihracatı sanıyorum 35 milyar dolar civarında. Türkiye'den farklı değil. Biz 65 milyonluk bir ülkeyiz. Ama Hindistan'ın toplam ihracatı 35 milyar dolar civarında ve 7.8 milyar doları sadece bilgi teknolojisi, yazılım ihracatı niteliğinde.

     Büyük sermaye yatırımı gerektirmiyor bilgi teknolojisi. Özellikle yazılım alanında bir ilerleme sağlamak istiyorsanız, uzun vadeli büyük yabancı sermaye bulmak, sonra yıllarca sabırla beklemek zorunda değilsiniz. İhtiyaç olan malzeme, kalem, kağıt, Internet bağlantısı ve konuyla ilgili düşünen bir beyin. Belli donanıma, hazırlığa, motivasyona sahip bir beyin. Bu insanlara gerekli altyapıyı oluşturup, gerekli kolaylıkları sağlayabilirseniz büyük yatırımlara gerek kalmadan çok önemli sonuçlar alabilirsiniz. Bu alanda yapılacak yatırımın hem istihdama, hem üretim artışına, hem de ihracata ciddi sermaye tahsisi yapmadan olağanüstü yüksek getiri sağlama potansiyeli var. Bu, başka hiçbir sektörde yok. Herhangi bir alanda yaptığınız yatırımın ülkenin kalkınmasına getirisi uzun sürelerin geçmesine bağlıdır. Ama bu sektörde durum böyle değil. Burada insanları yönlendirmek lazım. Matematiğe ve bu alanlara yönelik üç ulusun özellikle yetenekli olduğu saptanmış durumda; Çin, Hint ve Türk uluslarıdır. Nitekim yurtdışında bu alanlarda çalışan pek çok insanımız vardır. Bütün mesele sahiplenmek, işlemek ve yönlendirmektir. Gençlerimizin önünü açmalıyız. Bu bir gençlik projesidir. Paraya değil insana ihtiyaç var. Yeteneğe ihtiyaç var.

     Hindistan'ın bu noktaya nasıl geldiğine ilişkin inceleme sonucunda, yapılması gereken ilk işin “tersine göç”ü gerçekleştirmek olduğunu vurgulayan Baykal, değerlendirmesini, “Az gelişmiş ülkeler beyin göçü verir. Bir süre belki bunda yarar da vardır. Çünkü o bir eğitim, staj dönemidir. staj dönemidir. Orada dünyayı, sektörü, sanayiyi tanıma, ilişkileri görme fırsatı oluşur. Böyle bir beyin göçü yaşamak, bir süre sonra o beyin göçünü tersine çevirmek ihtiyacı vardır. Hindistan beyin göçünü yaşadı çeşitli nedenlerle ve sonra onu bilinçli olarak tersine çevirdi. Şimdi Türkiye'de de yaşadığımız beyin göçünü bilinçli olarak tersine çevirme aşamasına gelmiş bulunuyoruz.

      Bilgi teknolojisi konusunda yer tutmuş, çalışma yapmış, birikimi olan, şirketi olan ya da uluslararası şirketlerde görev yapan insanlarımızın envanterini çıkarma aşamasındayız. Yurtdışında bu alanda çalışmakta olan yurttaşlarımızın envanterine Türkiye'nin ihtiyacı var. Bu sektörde bütün ülkelerde görülen bir temel nokta şu; bu sektör derli toplu belli bir mekanda buluşturuluyor. Yani bir coğrafi, fiziki planlamayla bu iş ele alınıyor. Türkiye'de de böyle bir mekanı ayırmak lazımdır. O mekanda her türlü iletişim alt yapısını, olanaklarını, kolaylıklarını sağlamak gerekir. Bu sektörün gelişmesi için vergi alınmama, teşvik etme gibi hiçbir fedakarlıktan da kaçınmayarak teşvikleri firma bazında ve eğitim aşamasında düşünmek lazımdır. Burada bu sektöre yönelecek olan gençlerimize işe başlamaları için kolaylıklar sağlanmalı, maddi destek verilmesi gerekir. Bilgi teknolojisi alanındaki bütün çalışmaları imtiyazlı bir noktaya getirmemiz gerekir ve yazılım yoluyla edilecek gelirler de mutlaka vergi kolaylıklarına sahip olmalıdır.. Her türlü kolayylık getirilmelidir. Türkiye'nin bilgi teknolojisine bakışı, eğitim politikasından başlamak üzere değiştirilmelidir.

     Bilgisayar ve internet kullanımı ilkokuldan başlamak üzere kolaylaştırılmalı, yaygınlaştırılmalı ve her türlü olanak sağlanmalıdır, e-devlet projesi hızla sonuçlandırılmalı. Bütün okullara kolay ve düşük maliyetli Internet bağlantısı sağ-lanmalıdır. Kamu kuruluşları, Üniversiteler ve özel sektör yakın bir işbirliği içinde çalıştırılabilmeli ve İngilizce eğitimi etkin bir biçimde okullarda verilmelidir. Teknoloji transfer edecek yabancı sermaye için büyük kolaylıklar sağlanmalıdır. Diğerlerinden daha yüksek kolaylıklar gösterilmelidir ve başta Hindistan olmak üzere bu alanda gelişmekte olan ülkelerle yakın işbirliği denemeleri yapılmalıdır..

     Türkiye'de bu alanda önümüzdeki dönemde çok büyük harcamalar yapılacak. Şu anda teknoloji tüketicisi ülkeyiz ama bunu da yeterince tüketmiyoruz. Türkiye'nin eğitim politikası da bu konuya göre düzenlenmelidir. Hindistan'ın bu alandaki başarısına katkı yapan insanlar Hindistan kahramanları haline gelmeye başladı. Çünkü sosyal yapıyı da değiştiriyor, sistemini zorluyor, yetenek, bilgi ile her yere gelinebileceği gözüküyor. Gençlere ufuk açıyor. Hindistan'ın yapısını da çok ciddi şekilde etkilemeye başladı. Devlet ve devletin dışında bu alandaki kuruluşların oluşturdukları üst kuruluşlar, Hindistan'da NASKOM adında bir üst kuruluş, konfederatif bir yapı. Bir anlamda devlet gibi politika oluşturuyor. Politika söylüyor ve siyasetle NASKOM işbirliği içinde bu konuları götürüyor.

      Bilgi Teknolojiler çağında Türkiye, önümüzdeki dönemde siyasi yapılanmasını gözden geçirmeli. Bakanlık ve genel müdürlük sayısı azaltılmalıdır. Bu konuda yeni bir bakanlık; Teknoloji Bakanlığı kurulmalıdır.

     Turizmin gelişmesinde devlet katkısı olmuştur. Altyapıyı devlet hazırlamıştır önemli turizm bölgelerinde ve sonra yatırımcıya “burada yatırım yapın” denilmiştir. Türkiye turizme 20 milyar dolar civarında yatırım yaptı. Her yıl 10 milyar doların üzerinde gelir sağlıyor. Bu alanda da böyle bir yatırıma ihtiyaç var.

     100 milyon doları Türkiye bu sektöre ayırsa 10 bin gencine 10 bin dolar vererek bir başlangıç yapma şansına kavuşturabilir. Bu alanda yetişmiş 10 bin genci, 10 bin dolarla bu piyasaya taşımak, yönlendirmek mümkün olabilir. Türkiye daha e-devlete geçmedi. Türkiye nüfus sayımını kelle sayımı olarak anlıyor. İnsanları evine kapatıyoruz, bir gün boyunca herkesi ev hapsine mahkum ediyoruz. Sonra da yüz binlerce insanı görevlendirerek kapı kapı dolaştırıp, teker teker, insan saydırıyoruz. Bunu da başaramıyoruz, bunu da yanlış yapıyoruz. Bunun için de 2000 yılında 70 trilyon lira harcadık. Hiç sonuç alamadık. e-devlete geçmemiz artık kaçınılmaz.

     Türkiye e-devlete geçecek. Buraya geçmek demek bu alanda çok büyük harcamalar yapmak, yeni projeler geliştirmek, yeni yatırımlar yapmak demek. Bu Silahlı Kuvveterin ihtiyacı, üniversitelerin ihtiyacı, sanayiinin ihtiyacı.

     Bakın Silahlı Kuvvetlerimiz harcamalarının önemli bir kısmını bu alanda yapıyor, yapmaya da devam edecek. Yapmak zorunda. Dünya koşulları bunu gerektiriyor. Yani savunma sistemlerinin gereği budur. Stok kontrol sistemlerinin gereği budur.

     Uluslararası koordinasyonu sağlamak için kolektif güvenlik sistemleri içinde işbirliği açısından zorunlu olan budur. Silahlı Kuvvetlerin günümüzde teknoloji bağımlılığı hızla yükseliyor. Bu bağımlılık kaçınılmaz olarak bilgi teknolojisinin kullanımını da zorunlu kılıyor.

      Biran önce yurtdışındaki gençlerimizi toparlamaya yönelik bir envanteri çıkaracağız ve tersine beyin göçünü sağlayacağız. Türkiye'ye yönelik olarak bu politika etrafında, ' “niye gidiyorlar yurtdışına gelsinler” temennisi ile bu iş olmuyor. Bir projeye bağlayacaksın. Burada iş göstereceksin, burada bir işe yarayacağını görecek. Her türlü kolaylığı sağlayacaksın. Göçü bilinçli olarak tersine çevireceksin.

      Bu çerçevede kolektif bir çabaya ihtiyaç var. Önümüzdeki dönem Türkiye'sini hepimiz için sevindirici olacak bir kalkınma, büyüme dönemi haline dönüştürmenin en önemli adımlarından birisi olarak bunu görüyoruz ve Türkiye'nin dikkatini bu noktaya çekmek istiyoruz.

     Türk silikon vadisinde yeni alanlar hazırlanmalıdır ve işin en kolay destek yönüdür bu, yan, maliyeti de çok fazla değildir. Orada her türlü olanak sağlanmalıdır.

      Tıpkı turizmde olduğu gibi ve bu turizm ile yapışacak bir sektör haline getirilmelidir. Temiz bir sanayidir. Çevreye zarar vermeyen bir sanayidir. Geleceği olan bir sanayidir. Genç bir sanayidir.

* Basın açıklamasından kısmen alınmıştır

Okan Levent Küçükersan
(27.07.2002)