Diyarbakır
Devlet Hastanesi
Kuruluşu
Osmanlı dönemine dayanan Diyarbakır Devlet Hastanesi, dönemin valisi Sırrı
Paşa zamanında satın alınan bir evin 25 yataklı bir hastane haline getirilmesi
ve adına Gureba Hastanesi denilmesiyle 1884 yılında hizmete açılmış. 1924
yılında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından bu küçük bina yeniden
onarılmış, üzerine bir kat ilave edilerek 50 yatak kapasiteye, 1932 yılında
da yine bazı eklemelerle 105 yatak kapasiteye çıkarılmış ve Numune Hastanesi
adıyla hizmet vermiş.
1936
yılında çıkan yangında tahrip olan bina bir yıl sonra 75 yataklı Göğüs
Pavyonu birimi ilavesiyle yeniden inşa edilerek 285 kapasiteyle faaliyete
geçirilmiş. 1962 yılında Numune Hastanesi sahası içerisinde müstakil olarak
100 yataklı Doğumevi hizmete açılmış ertesi yıl da 75 yatak kapasite ile
faaliyet göstermekte olan Göğüs Pavyonu ayrı Başhekimlik olarak hizmete
başlamış.
Hastane
binası 1969 yılından sonra Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi olarak hizmet
vermiş. 1975 yılında Göğüs Hastalıkları Hastanesi 400 yatak kapasiteye
çıkarılarak Tıp Fakültesi bünyesinde faaliyetini sürdürmüştür. 1982 yılının
Ağustos ayında şimdiki Devlet Hastanesi ana binası tamamlanarak 500 yatak
kapasitesi ile hizmete açılmış, 1983 yılında da Doğumevi ve Göğüs Hastalıkları
Hastanesi ile birleştirilerek tek Başhekimlik altında toplanmış. Aynı
yıl Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Devlet Hastanesinden ayrılarak
müstakil kendi binasına taşınmış.
Sağlık
ve Sosyal Yardım Bakanlığı’ nca 1987 yılında Doğumevi 1988 yılında Göğüs
Pavyonu, 1991 yılında da Çocuk Hastalıkları Hastanesi ayrılarak müstakil
Başhekimlik olmuş. Bugün Devlet Hastanesi oldukça geniş bir alan içinde
hizmet vermekte. 10 katlı ve 500 yatak kapasiteli hastane binası, geçen
yılın rakamlarıyla 585 bin ayakta tedavi ile, sadece Diyarbakır'da değil
bölgede, Dicle Üniversitesi Araştırma Hastanesi'nden sonra en büyük yataklı
tedavi kurumu olarak hizmet veren bir hastane kimliğine sahip.
Diyarbakır
Devlet Hastanesi'nde HBYS (Hastane Bilgi Yönetim Sistemi) ile ilgili çalışmalar
1997 yılının son aylarında başlatılmış. 14 Şubat 1998'de DOS işletim sistemi
ile başlayan çalışmalar, 25 Mayıs 2002'de birçok kolaylıkları beraberinde
getiren Windows işletim sistemine geçilmesi sürmekte. Tam otomasyon yolunda
böylelikle önemli gelişmeler yaşanmış Diyarbakır Devlet Hastanesi'nde.
Hastanenin
Başhekimi Uzm. Dr. Aziz Aydınalp otomasyona ilgi duymalarının nedenini,
“Gerek sağlık hizmeti verdiğimiz kişi ve kurumlardan tahsilatın takibi
gerekse bu hizmeti vermek için alınan mal ve hizmet alımları ödemeleri
ile ödemeler dengesini oluşturabilmek için insan faktörünü olabildiğince
azaltmayı amaçlamıştık. Bunun yararlarını da gördük 1996 yılında 125 milyar
TL. olan döner sermaye gelirlerimiz 2001 yılında 5.5 trilyon TL. olarak
gerçekleşti. Mevzuat gereği devlet genel bütçe olanaklarını ve döner sermaye
olanaklarını kullanamadığımız otomasyon çalışmalarını dernek imkanları
ile, takip eden yıllarda da sağlık vakfının imkanları ve vatandaşlarımızın
gönüllü katkıları ile gerçekleştirdik. İstatistikleri takip edebilmek
ve vatandaşın birebir karşılaştığı sıkıntıları asgariye indirmek için
otomasyona, hastaların ilk karşılaştığı vezneden, hasta kabulden, eczaneden
laboratuar hizmetlerinden başlamıştık.
2002
yılının ilk aylarında Çözüm Bilgisayar’ la görüşmeler yaparak hastanemizi
tam otomasyon çerçevesinde düşündük. Tam otomasyon gibi bir bütünün parçalarını
gerçekleştirerek hastanemizin poliklinikler, servisler, ambar ve sıhhi
kurul bazında, birimlerin birbiriyle irtibatlarını sağladık. Otomasyonun
yararları gözle görülür şekilde kendini hissettirmeye de başladı. Daha
önce makbuz kesilerek verilen sıralar, hem vatandaşlar arasında huzursuzluk
yaratıp tartışmalara yol açıyordu hem de uzun kuyruklara neden oluyordu.
Otomasyon sistemi ile hastalarımızın veznede numara alma işlemleri 6 sn
gibi kısa bir zamana indi. Buna bağlı olarak kuyruklarla birlikte sıra
kavgaları yok denecek kadar azaldı. Bu yararlarını otomasyona geçeceğimiz
diğer birimlerde de umuyorum.
Ödemeler
dengemizde kendi alacaklarımızı tahsilatta da büyük bir ivme kazandık.
Artık hastanenin tahakkuk ve ödemeleri arası geçen süre 30 günü aşmıyor.
Oysa otomasyon öncesi bu süre 8-9 ay gibi uzun bir zamana çıkabiliyordu.
Sağlık kurum ve kuruluşlarına mal ve hizmet satan kişiler de bu süreleri
hesaba katarak fiyatların üzerine ek yapıyorlardı. Pahalı olan fiyatlar
bugün daha gerçekçi rakamlara dönüştü. Bu şekilde ödemeler dengesini yakalayarak,
çevremizde bulunan hastanelerle kıyaslandığında, bize mal ve hizmet satanlar
ile karşılıklı bir güven ortamının oluştuğunu, bunun da aldığımız mal
ve hizmetlerin bedeline yansıdığını görüyoruz. Döner sermaye büromuzda
biriken evraklar da eskiden bir odanın yarısını doldururken bugün bir
evrak çantasını aşmayacak hale dönüştü ve bu evrakların da kısa sürede
dökümleri yapılıp ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilebilmekte, bu şekilde
mal ve hizmetlerin bedeli öğrenilerek ihtiyaç duyduğumuz ve bizim de ihalelerle
kişi ve kurumlardan aldığımız mal ve hizmetleri anında karşılama imkanı
bulmaktayız. Yaklaşık 4 yıldır döner sermaye imkanlarını en üst düzeyde
çalışanlarımıza aktarıyoruz. Cumhuriyet tarihinin iki tane en büyük krizini
yaşayan ülkemizin bu olumsuzluk günlerine rağmen hastanemiz ödemeler dengesini
az çok yakalamış bir kurum olarak öne çıktığını söyleyebilirim” diye aktarıyor.
Hastanelerinin, Sağlık Bakanlığı'nın ülke genelinde 800 civarındaki devlet
hastanesi içerisinde ilk sıralarda yer aldığını ifade ediyor Başhekim
Aydınalp, Bakanlığın 2001 yılının Kasım ayında 50 büyük devlet hastanesinde
başlattığı vardiya hizmeti sorunsuz uygulanıyor Diyarbakır Devlet Hastanesinde.
Sağlık Bakanlığı bünyesinde, eğitim hastaneleri dışında, pek rastlanmayan
“Nükleer Tıp Ünitesi” bulunuyor hhastanenin. Büyük kentlerde büyük olanakları
bulunan eğitim hastanelerinde görmeye alıştığımız “Semt Poliklinikleri”
de hizmete girmiş durumda.
Başhekim Uzm. Dr. Aziz Aydınalp'e göre, bilgisayar otomasyonunun sağlık
sektöründe ve diğer sektörlerdeki en önemli işlevi gereksiz harcamaları
önlemek. Daha önce kullanılan DOS işletim sistemi ile Windows uygulamalarını
karşılaştıran Başhekim Aydınalp, daha önce oluşturdukları otomasyonun,
birimlerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik daha kısıtlı bir sistem olduğunu,
bugün oluşturulan sistemin ise tüm hastane ile entegre ve hastanenin tam
otomasyonunu amaçlayabilecek ve kavrayabilecek düzeyde geliştiğini vurguluyor.
Ayrıca yine gelişen teknolojiye paralel olarak “Telefonla Randevu Sistemi”
nin de hastane gündemine alınması planlanıyor. “Telefonla Randevu” modülüne
ilişkin olarak Başhekim Aydınalp, “İlimizde SSK hastanesi ile Diyarbakır
Askeri Hastanesi'nde “Telefonla Randevu” modülü uygulanıyor. Sağlık hizmetinin
sunumu ve iletişim araçlarında yer alış biçimiyle sistemin, vatandaşların
memnuniyetini sağlamak için karşılıklı şikayet ve sızlanma ortamından
çıkarıldıktan sonra daha yararlı olabilecek. Yaşadığımız bölgede acil
kavramıyla birlikte daha iyi muayene edilme anlayışı ön plana çıktı. Bu
süreçte randevu sisteminin iyi oturtulup daha yararlı hizmet üreteceğini
söylemek mümkün. Sağlık hizmeti almak için hastaneye gelen vatandaşlar
oyalandıklarını, ertelendiklerini, savsaklandıklarını düşünürse, randevu
sisteminin yararlı olacağını düşünmüyorum” diyor.
Hastanede
otomasyon uygulamasına geçilirken bir sıkıntı yaşanıp yaşanmadığına ilişkin
sorumuzu Aydınalp, “Uygulamaya geçtiğimiz ilk bir iki günde, bilgisayar
kullanıcıları ve vatandaşın nerede sıraya gireceğini bilememesi sonucu
sızlanmalar oldu. İlk gün kuyrukta bekleyen vatandaşlarımızın 'buna ne
gerek vardı, eski şekilde olsa şimdi sıra almıştık' şeklinde yakınmaları
iki gün sonrasında olumlu konuşmalara döndü. Şu anda herhangi bir sızlanma
olmadığı gibi herhangi bir şekilde bilgisayarların bir gün veya bir saat
kapanması halinde yoğun bir yakınma olacağını düşünüyorum” diye yanıtlıyor.
Diyarbakır
Devlet Hastanesi'nde 1 Temmuz tarihinde Toplam Kalite Sistemi'ne yönelik
eğitimler başlamış. Sohbetimiz sürerken çeşitli birimlerden 60 personel
eğitim almaktaydı. Hastanede benimsenen anlayış, hastaneye gelenlerin
hak ettiği sağlık hizmetini alması için olunduğu bilincinin, çalışanlarda
yerleşmesi. Bu düşünce değişikliği yaşanırken 4-5 yıllık süreçte görev
alanlarındaki çalışma koşullarında bir çok gelişme yaşanmış. 1997 yılında
saatte 60 test yapan laboratuar, şu anda saatte 1800 teste ulaşmış durumda.
Başhekim
Aziz Aydınalp, 4 gözlü ve ameliyathane olup olmadığı tartışılan ortamlardan,
üniversite hastanesi de dahil, Güneydoğunun en modern ve 8 göze çıkarılmış
ameliyathanesi ve yoğun bakım ünitesinin oluşturulduğunun altını çiziyor.
Acil Servis; 150 metrekarelik dar bir alandan, 500 metrekarelik, 18 gözlem
yataklı, içinde saatte 600 test yapılan laboratuarlar, röntgen cihazları
ile ülke genelinde de hatırı sayılır bir acil servis formuna ulaştırılmış.
Nükleer tıp laboratuarları, odiyo merkezi, patoloji merkezleri, bilgisayarlı
tomografi ve ultrasonografi cihazları ile gerek teşhiste gerekse tedavide
oldukça gelişmiş bir hastane konumunda Diyarbakır Devlet Hastanesi. Yakın
zaman içerisinde modern bir kütüphane ile İnternet ve okuma odası da hizmete
girmiş. Patoloji laboratuarında, İnternet bağlantısıyla daha gelişmiş
merkezlerle karşılıklı fikir ve görüntü alışverişi imkanı mümkün. Hastanede
bugünlerde yoğun olarak uğraşılan iki yeni ünite çalışmalarında da sona
yaklaşılmış: Fizik Tedavi Rehabilitasyon Ünitesi ile uçucu madde (tiner
ve bally) bağımlısı olan çocukların tedavisi için UMATEM (Uçucu Madde
Bağımlılarının Tedavi Merkezi). Sonbaharda açılacak bu birimlerle hastane,
diğer hastaneler arasında bir kaç basamak daha öne çıkabilmeyi hedefliyor.
Yeni
bir sisteme adapte olup geleneksel alışkanlıkların terk edilmeye başlandığı
hastanede otomasyon çalışmalarını, bilgisayar sertifikalı geçici personeller
sağlıyor. Çözüm Bilgisayar'dan program eğitim desteği alan hastaneye önümüzdeki
günlerde bilgisayar memuru alınması düşünülüyor. Mevcut işini yaparken
bilgisayarı da kullanabilen personel oluşturma çabalarının sürdüğünü söyleyen
Aydınalp, bilgisayarla yeni tanışan çalışanların ilk anda tedirginlik
yaşadığını, ancak çağın gerektirdiği bir eğitim alındığından bunun yararlarını
gördüklerini ifade ederek düşüncelerini, “Polikliniklerde muayene olan
vatandaşların bir tuşla istenen tahlillerine ulaşılabiliyor, isimlerinin
kayıtlı olması vatandaşlarımızın orada tekrar kuyruğa girmelerini engelliyor,
doktor, isterse tahlilleri monitörden izleyebiliyor. Her gün küçük bir
kasabanın nüfusu kadar insanın girip çıktığı bir ortamda sadece otomasyon
değil, küçük bir birimin onarımı bile çok büyük problemler oluşturmakta.
Çünkü hizmetin bir saat bile aksamaması gerekir ve sağlık hizmeti almaya
gelenler mazeret dinlemek durumunda değil. Herhangi bir tadilatta ya da
otomasyon sisteminin değişiminde, bekleme veya tedaviyi erteleme şansları
yok, bazen isteseler de mümkün olmuyor. Çok haklılar. Bizde bunun bilinciyle
otomasyon sistemini değiştirip geliştirirken bu yaşadığımız tecrübeleri
sistemi kuran arkadaşlarla paylaştık. Mesai sonrası saatlerde de yoğun
çalışarak çok başarılı bir geçiş yaptık ve bir saat bile gecikme olmadı.
Bu değişimin olumsuz kısımlarını vatandaşlarımız hemen hemen hiç hissetmediler”
şeklinde aktarıyor.
Diyarbakır
Devlet Hastanesi'nde, teşhis üniteleri, oto analizör, hormon cihazları,
kemik mineral dansitometriler, işitme ölçen odyonometrik cihazlar, ameliyathanede
anestezi cihazları, bilgisayarlı tomografi, 4 adet konvansiyonel ve bir
adet seyyar olmak üzere 5 röntgen cihazı, ultrasonografi gibi bir çok
modern cihaza sahip. Bunların yanında renkli ultrasonografi, mamografi
ve anjiyo cihazları ihale aşamasında, manyetik rezonans cihazının ise
araştırması yapılıyor. Hastanede 77 uzman hekim ve 24 pratisyen hekim
bulunuyor. Uzman açığı yok ancak, vardiya ve semt polikliniği gibi hizmetler
nedeniyle takviye personele ihtiyaç duyuluyor. Hastanenin günlük ortalama
1800-2000 işlem sayısı var. Kalp hastaları için edinilen cihazla hastaneye
başvuran kalp hastalarının büyük kentlere gitmesine gerek kalmayacak.
Bu merkez için çalışmalar sürmekte.
Başhekim Uzm. Dr. Aziz Aydınalp sağlığın parayla alınır satılır halden
çıkarılması gerektiğini savunarak sağlık sektörünün sorunlarını özetliyor;
“Sadece sağlık sektöründe hem devlet memuru hem de vergi dairesine kayıtlı
serbest çalışma olanağı bulunuyor. Vatandaşlar özel muayenehane ile resmi
muayenehane arasında bir mukayese yaparak önyargılara kapılıyor. Hastalara
ayrılan zaman diliminin artması için eleştirilere rağmen “vardiya” siste-minin
yararlı bir çalışma olduğunu, kendileri gibi sahada çalışanlarca bu sistemin
daha iyi kavrandığını savunan Aydınalp; “Milyonlarca lira ile edinilen
bir çok tanı aletinin sadece mesai saatlerinde hizmet vermesi ve yine
aynı şekilde eğitilmiş personelin sadece mesai saatlerinde çalışması yerine,
hizmetin en az iki misli olan bir zaman dilimine yayılması, hem yığılmaları
önlemede hem de araç - gereç ve personelin daha verimli kullanılması konusunda
atılmış bir adımdır. Belki bu hizmeti sunan personelin biraz daha motive
edilmesi ve hizmetin karşılığının yeterince alınabilmesi ile uygulama
daha iyi hale gelebilir”diyor.
Hastane otomasyonunun eczane birimine katkısını ise Baş Eczacı Yeşim Kırıkkanat
şöyle dile getiriyor: “İlk etapta bilgisayarlarımızdan kaynaklanan bir
yavaşlama oldu. Şimdi sorunumuz yok. Program gerçekten çok iyi. Kolay
anlaşılabilir ve geniş olanaklar sunuyor. Herhangi bir kurs almadan bir
kez uygulama yaparak bütün modüllerini öğrendim. Otomasyon öncesinde günlük
işlemleri manuel toplam alıyorduk. Çok zor oluyordu bizim için. Şimdi
gün sonunda bilgisayardan çıktı alıyoruz. Öncesinde tüm tarihleri ayrı
ayrı topluyorduk, toplamını ayrı bir kağıda geçiriyorduk. Şu anda kullandığımız
sistem işlemlerimizdeki aşamaları azalttı. Kayıtlarımız ertesi güne sarkıyordu,
artık hepimiz kayıtlarımızı aynı gün yapabiliyoruz. Aylık kayıtlarda problemler
çıkıyor, ilaç ve malzemelerin deftere girdileri çok sorun oluyordu. Bilgisayar
kaydı olmadığı için ilaç sayıyorduk, defter sayıyorduk, verilen fişleri
sayıyorduk. Şimdi aylık toplamını alıyoruz icmalini alıyoruz kontrolünü
daha rahat yapıyoruz.
|