Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi kapsamında, KİK'in Oluşturduğu İtalyan Heyet Çözüm Bilgisayar'ı Ziyaret Etti. 28 Nisan 20005 tarihinde firmamıza KİK’den
(Kamu İhale Kurumu) Massimo Travostino, Silvia Pomes, Giulia Germano adlı
uzmanlardan oluşan heyet firmamızı ziyaret etti. Ziyaret sonrası görüştüğümüz
Yönetim Kurulu Başkanımız Ömer Siso ve Genel Müdürümüz Bilal Ak ayrıntılı
açıklamalarda bulundu. İlk olarak
sorularımızı Genel Müdürümüz Bilal Ak’a
yöneltik. -Bu
ziyaretin gerçekleşmesine neden olan temel amaç neydi? Kamu İhale Sisteminin güçlendirilmesi
konusunda özel sektörün KİK ve kamu İhale Sistemi hakkındaki değerlendirmelerini
almak üzere KİK’te daha önce bir toplantı yapıldı. Ben o toplantıya odalar
borsalar birliği Sağlık Sektör Başkan Yardımcısı olarak katıldım. Orada odalar
borsalar birliğini temsil eden tüm sektör kurullarının başkan, Başkan
yardımcıları ve temsilcileri vardı. Orada Türkiye’nin Avrupa birliğine giriş
süreci içerisinde Avrupa Müktesabatı denilen çerçevesinde KİK ile ilgili hukuki
düzenlemenin yapılabilmesi için hazırlanan proje için bilgi verdiler. Ve o proje
ile ilgili olarak bizim fikirlerimizi aldılar.
Bu Avrupa
Birliği’nin Eşleştirme denilen bir projesi daha önce ortak Pazar Avrupa
Birliğine girmiş olan ülkelerin geçirdikleri süreçlerden yararlanma amacı
güdülüyor. AB’ne girmiş olan bir ülkenin tecrübeleri fazla masraf yapmadan
fazlada zaman kaybetmeden bize yararlı hale getirilmek isteniyor.
Eşleştirme denilen proje, AB’ne uyum sağlanması KİK’in hukuki düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla oluşturulmuş. AB direktiflerine uyumda yardımcı olacak bir düzenleme, yeniden yapılanma çerçevesinde eğitim faaliyetlerinin geliştirilmesi ve KİK in organizasyonu söz konusu.
Benim davetim
üzerine yaptıkları bu ziyarette de KİK’in hem içerisindeki personel tarafından
hem de muhatapları tarafından algılanması nasıldır onu tespit etmek istediler.
Uzmanlar bilgi işlemin uluslararası standartlara getirilmesi konusunda proje
çalışmaları yapıyorlar. Bu temelde yaptıkları araştırmanın farklı bacakları var.
Onlardan biri birisi de
uygulamalara yönelik olarak firmaların neler düşündüğü. Bu amaçla bizleri
ziyaret edip bilgi istediler. Biz de pratikte yaşadığımız bazı aksaklıkları ve
çözüm önerilerimizi ilettik.
Avrupa birliği
projelerine firma olarak katıldığımızı Associated Partner olarak iki tane Sağlık
Bakanlığı’nın projesinde yer aldığımızı dolayısıyla bu projede de KİK’in yeniden
yapılandırılması çerçevesinde bilgisayarın standartlaştırılması veya bilgisayar
altyapısı konusunda yazılımlar konusunda bir ihtiyaçları olduğunda firma olarak
hazır olduğumuzu katkı vermek istediğimizi söyledim.
Biz başlıklar
halinde birkaç konuda karşılaştığımız sorunları anlattık. Bunlardan belki de en
önemlisi eğitim
hadisesidir. Meslek dışı profesyonel olmayan kişiler hastane
yönetiminin başında olunca
hastanedeki sorunlar doğal olarak
KİK’e yansıyor. KİK sayısız eğitim veriliyor. Bu sayısız eğitimlere
rağmen bu görevliler bunları anlamakta güçlük çekiyor. Ama öğrenim ve eğitiminde
bunları birebir ders olarak almış uygulamasını yapmış kişiler var bunları da
devlet kullanmıyor onu vurguladık. Dolayısıyla abartılı ihtiyaç tespitleri,
eksik ihale şartnamelerinin
hazırlanmalar,ı satın alma komisyonunun karar vermedeki zorlukları veya kanun
yönetmelikleri ve onları anlamalarındaki güçlük burdan çıkıyor. Öyle olunca da
KİK’e geri dönüş çok fazla oluyor. Çok basit eksikliklerden KİK’e geri
dönülüyor. Daha sonra konuşmaların içeriğine ilişkin olarak Yönetim kurulu Başkanımız Ömer Siso ile görüştük. -Görüşmede ilettiğiniz,
uygulamada karşılaşmış olduğunuz örneklerin bazılarını özetler misiniz?
Öncelikle kısaca
firmamız tanıtıldı; Hangi alanda çalıştığımız hangi işler yaptığımız anlatıldı.
Gelen uzmanların amacı Kamu İhale Kanunundaki eksiklikleri ya da Kamu İhale
Kanunundaki hoşnutsuzlukları ele almak ona göre bir rapor hazırlamaktı ve o
yönde görüşmelerimiz oldu.
Spesifik olarak biz sağlık sektöründe
çalıştığımız için Kamu İhale Kanunu’na sağlık sektöründeki bir firma gözü ile
bakmış olduk. ilk söylediklerimizden birisi; bir
ihalede CD olmaması nedeni ile ihale dışı bırakılmamız oldu. İhalede
kullanılması gereken belgeler arasında CD de sayılmıştı. Bu yasal olarak doğru
değildi. Sonradan eklenemeyecek belge niteliği taşıyan unsurlar arasında
sayılmıştı. Bu çok önemli bir sorundu. O dönem Kamu İhale Kurumu’nu aramıştık
ama “biz görüş belirtemeyiz” diye bir cevap almıştık. Kurumu ikna etmeye
çalıştık ama kurumu da inandıramadık. Kurum bunun bir belge olduğunu söyledi ama
sonuç itibariyle biz hak ettiğimiz ihaleyi alamadık.
Kamu İhale Kanunu
bir maddeyi belgeler nelerdir diye açık olarak anlatmış olsaydı Kamu İhale
Kanunu böyle bir sorun olmayacaktı. Dolayısıyla Kamu İhale Kanunu açısından
böyle bir sorun olduğunu böyle bir soruna fırsat verilmemesi gerektiğini
anlattık. Biz burada iki şeyden
bahsettik. Bir bu tip sorunları sorun olacak duruma getirmeden önce
düzenlemelerin yapılması, iki böyle bir kurum ortaya çıktığında Kamu ihale
Kurumu’nun bu konuda fikir beyan etmesi yazılı sözlü beyanda bulunması
gerektiğidir. Kamu İhale Kanunu uygulamasında bu tür eksiklikler olduğunu bu tür
eksikliklerin can yaktığını hem kuruma zarar verdiğini hem firmaya zarar
verdiğini son tahlilde Türkiye ekonomisine zarar verdiğini söyledik. Böyle bir
durumda Kamu İhale Kurumu’nda veya farklı yerlerde bu konuda görüş beyan edecek
insanlar olsaydı sorun olmazdı. Uzmanlar bu konuda firma art niyetlimiydi diye sordu. Firma da, Kamu İhale Kurumu’da çok iyi niyetli ama bazen sorunlar yaşanabiliyor dedik. Hatta bu tür ihalelerde yolsuzluklar yaşanabiliyor mu? diye sordular. Biz de genel olarak sorun yaşanmadığını çünkü Kamu İhale Kurumu’nun görevini genel olarak yerine getirdiğini söyledik. Hatta bu konuda bir de örneklendirme yaptık. Konya Ereğli Hastanesi’ndeki örnek çok önemli dedik. İhale başka bir firmaya verilmişken biz o ihaleye katılan biri olarak Kamu İhale Kurumu’na başvurduk ve Kamu İhale Kurumu kararı düzeltmeye gitti.
Ama dediğim gibi
burada bizim temel sorunumuz gerektiğinde destek alabileceğimiz otoriteden uzak
oluşumuzdu. Şimdi daha düzgün yapılıyor işler. Ancak yine de bazı ihalelerde biz
haklı olduğumuzu söylüyoruz kurumda haklı olduğunu söylüyor. Bu iki taraftan
birisinin haklı olduğu belirlenme yerine ihale iptal ediliyor. Ya da ihaleye
karar veriliyor ondan sonra birçok yazışmalar ve itirazlar çok zaman alıyor.
Çoğu zamanda basit nedenler yüzünden bu ihaleler iptal ediliyor.
Bir diğer sorun
yeterlilik konusunda yaşanıyor dedik. Trilyonluk ihaleler yapılıyor ama
trilyonluk ihaleleri yapan kurumların başlarında yaptıkları ihalelerin temel
niteliklerine birebir örtüşecek nitelikte bir ihale komisyonu oluşturulamayışı
önemli sorunlar oluşturuyor dedik. Sayıştay’ın raporunda da ihtiyaç olmayan
ürünlere yönelindiğini açıkça belirtiliyor. Bu konuda da uşak örneğini verdik 1
Trilyon 200 milyar para harcayarak bir yıllık hizmetten sonra tüm cihazlarla
birlikte firmanın gittiğini ülke ekonomisine devletin kurumuna korkunç zarar
verdiğini anlattık. Yeterlilik belirleme ölçütleri yanlış olduğu için bir
ihaleye herkes giriyor hatta öyle bir
giriş oluyor ki siz itiraz ettiğinizde kurum diyor ki benim muayene komisyonum var muayene
komisyonum şirketlerin vermesi gereken belgeleri denetler. Halbuki öyle olmadığı
görüldü. Muayene komisyonunun yetersiz olması durumunda örneğin Konya Ereğli’ de
ilk günden itibaren aldıkları yazılımın istedikleri özelliklere göre bir yazılım
olmadığı görebilirlerdi. İki ay boyunca fatura kesememişler şimdi faturaları
bizim programımızdan alıyorlar. Muayene
komisyonunun içinde zaten başhekim, müdür, sayman vs var ve söz konusu kişiler
zaten bilgi işlemden uzaklar. Bu nedenle hem yeterlilik aşamasında hem de ihale
sonrasında firmanın yeterli olup olmadığı çok bariz belli olmuyor. Bu anlamda
belki tescil mekanizmasının getirilebileceğini
söyledik. |