Sağlık ve Bilişimde Objektif Haber

  English

 “Firmalar Yazılım Üretimlerini Artırmak için Teşviklerden Yararlanmalı”

          “Uzmanların görüşüne göre, eski Yunan medeniyetlerinden günümüze kadar olan yaklaşık 2500 yıllık dönemde dünya nüfusu 50 kat artarken medeniyetlerin kullandığı bilgi miktarı 10 milyon kat artmış, diğer bir ifadeyle, bilgideki artış miktarı dünya nüfusunun artışından 200 bin kat daha fazla olmuştur.”

          Günümüz teknolojik gelişmelerinin % 80'inin Bilgi Teknolojisi (BT) temelli olduğu ifade edilmekte. Bilgi Teknolojisiyle güçlenen; Bilgi Çağı, Bilgi Toplumu kavramlarının önümüzdeki yıllara daha da damgasını vurması bekleniyor. Türkiye'nin izlediği dışa açılma politikası, uluslararası rekabetin hakim olduğu pazarda, pazar payını artırabilmesi için kalite ve maliyet unsuruyla birlikte ileri teknolojiyi kullanmayı zorunlu kılmakta. Bilgi Teknolojisi giderek artan oranda yaşamın her alanında kullanılmaktadır. Bu teknolojiyi kullananlar da kullanmayanlara göre daha fazla güç kazanmakta. Çağdaş bir ülke için ekonomik ve sosyal gelişmenin mutlaka Bilgi Teknolojilerine dayandırılması gerekiyor. BT' de meydana gelen baş döndürücü hızdaki gelişmelerin bize yansımasına bakılacak olursa, ülke olarak bu konuda belirli bir atılım yapma potansiyeline sahip olduğumuz görülüyor.

BT'’de yaşanan hızlı gelişmeler ülkelerin ekonomik kalkınmalarını nasıl etkiliyor ?

            Daha ilk sayılarınızda böylesi önemli bir konuya temas ederek çok önemli bir iş yaptığınızı öncelikle belirtmek isterim.

BT' de yaşanan hızlı gelişmeler, teknolojik yeteneklerin artmasının yanında maliyette de önemli düşüşler sağlıyor. Bilgi Teknolojilerinin tüm üretim ve hizmet sektörlerinde verimliliği ve kaliteyi yükselten doğurgan teknoloji olması nedeniyle gerek yatırımları gerekse de kullanımı tüm ülkelerce az veya çok teşvik edilmekte. ABD'nin son yıllardaki ekonomik kalkınmasının üçte birinin Bilgi Teknolojilerinden kaynaklandığı, bizzat eski Başkan Clinton tarafından açıklanmıştır.

            Yazılım üretiminin artması için hangi sorunlarla baş edilmeye çalışılıyor? Üretim artışı için neler yapılabilir?

            Eğer üretimi arttırmak için gerekenleri  ana başlıklar halinde  belirtirsek; devlet teşviklerinin olması gerekir ki bu konuda devlet üzerine düşeni fazlasıyla yapmakta. Bilişimle ilgili bir makamın oluşturulması gerekir. Bu noktada yönlendiren ve emredici özelliği olan bir kurum oluşturulmalı. ( Bu bir bakanlık olabilir.) İhracat için KOBİ' ler bir araya gelerek SDŞ (Sektörel Dış Ticaret Şirketi) kurmalı. Bu şirketin ihracatınızı yönlendirmesinde yarar var. Bir sivil toplum örgütü çatısında bir arada olunmalı. Örneğin YASAD (Yazılım Sanayicileri Derneği) bu konuda değerlendirilebilir.

            Sektörün açmazlarından birisi; yazılım üretimi bir mal üretimi sayılmadığından, yazılıma ilişkin dış satım değerlerinin, mala ilişkin ihracat / ithalat bilgileri arasında yer almadığıdır. Yani bu konuda yapılan ihracat, yazılım mal üretimi sayılmadığı için ihracat kalemleri içinde görülmüyor. Uluslararası anlaşmalardan kaynaklı bu sorun nedeniyle 'Türkiye' de ne kadar yazılım ihracatı / ithalatı yaptık?' dediğiniz zaman sağlıklı bir  rakama ulaşamıyorsunuz. Yazılım yalnızca hizmet üretimi sayılıyor. Geliştirilen yazılımın ihracat olması için; gümrükten geçmesi gerekiyor, internet üzerinden gönderilmemesi gerekiyor. Dolayısıyla halen, yazılıma yönelik dış ticaret verilerine dair bir bilgi bulunmamakta.

            Diğer taraftan, sadece yazılım üretimi yapan küçük ve orta boy firmalar da KOBİ sayılmamakta, ancak KOBİ konumundaki yazılım evlerinin bir araya gelmesi suretiyle SDŞ (Sektörel Dış Ticaret Şirketi) kurulabilmesi mümkün olmaktadır. SDŞ diğer tek tek firmalara oranla ihracat konusunda devletten daha fazla teşvik görmekte. Yazılım üretimi ve bunun ihracatının teşvikine yönelik, günümüzdeki devlet desteklerinin bilinmesi, öğrenilmesi ve kullanılması ile yazılım üretiminin artması sağlanabilir.

            Üretimin artışı ayrıca, yazılımda standartların ortaya konması ve kalite ölçütlerinin belirlenmesiyle sağlanabilir. Standartların olmaması ayrı bir sorun. Bunu yapabilecek yetkili bir kurum lazım. Bu konuda çalışmalarımız yeni başladı. TSE kabul etti böyle bir çalışmayı ve 11 adet standart belirledik. Standartların olmaması ne gibi sakıncalar doğurabilir ?

Standartların olmaması,özellikle kamu kurumlarının yazılım ihalelerinde sorun yaratıyor. “Teknik Şartname” için belli bir aralık belirtilmemiş. Bir yazılım ihalesi açıldığında, ciddi bir şekilde, özellikle yazılım kalitesini ortaya çıkaracak tarif yok. Yazılım, kapkaç türü bir şey olmamalı, kaliteli olmalı. Örneğin hata bulması kolay olmalı. Kısaca özetlemek gerekirse; yazılımın standardını ve kalitesini ortaya çıkaracak tanımları iyi belirlemek lazım. Yazılım cansız bir şey değil, yaşayan bir varlıktır. Yazılım günlük mevzuattaki değişmelere uyarlanabilecek, bunları alabilecek nitelikte olmalı. Bunun için de buna uygun kriterleri taşımalı. Aksi takdirde kaynak israfı olur. Standardın olmayışı durumunda yazılım kendine özgü bir duruma gelir ki, o da istenilen nitelikte olmaz. Bir örnek vermem gerekirse; siz, hastane otomasyonu ile ilgili bir yazılım geliştirdiniz. Ben de bir hastane otomasyon yazılımı geliştirdim. Eğer standartlar yoksa, mükerrer çalışma yapmış oluruz. Olaya herkes kendi açısından bakmış olur. “Hasta Takip Formu” standart, herkes için aynı formda olmalı; hasta çıkış formu, hastanın yatış formu gibi. Geliştirdiğiniz yazılım sonraki dönemde bir takım değişiklikler olduğunda buna uyarlanamazsa bu yazılım çöpe atılır. Oysa bizim 'yazılım teknik şartnamesi hazırlansın' diye de düşüncemiz vardı. Böyle bir çalışma henüz yapılamadı.

Hastane otomasyonu ya da herhangi bir konuda yapılan yazılım kapkaç gibi olmamalı. Sizin belli standartlara uygun ve belli bir kalitede yaptığınız yazılıma karşı ben kapkaç türü bir şey yaparsam, siz benimle yarışamazsınız fiyat konusunda. O hastane kamu kurumu ise hele, asla yarışamazsınız. Çünkü o kurum, en ucuz teklif verene ihaleyi vermek durumundadır. Yazılımın kalitesini ve standardını ortaya çıkaran belgeler  dokümanlar olmadığı için siz (belli bir kalitede ürünü olanlar)  kaybetmek durumunda kalabilirsiniz. Gerçi yeni ihale kanunu neler getiriyor detaylı bilmiyorum ama 2886 sayılı İhale Kanunu'nda “bir ölçüde bazı ayrıcalıklardan sonra en ucuz teklifi veren firmaya ihale edilir” denilmektedir. Bu nedenle de yaptığınız işi sonuna kadar savunmak ve hakkınızı   korumak zorundasınız. Bu aynı zamanda  işe  saygıdır.

Yazılım üretiminin artması için yukarıda başlıklar arasında saydığınız devlet teşviklerinden söz edebilir misiniz?

            Elbette. TBD (Türkiye Bilişim Derneği) tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan “Yazılım Geliştirmede Sağlanan Devlet Destekleri” kitabımızda da ayrıntılı görebileceğiniz, yazılım üretimi ve ihracatına ilişkin devlet yardım ve teşviklerini ana başlıklarla şöyle sayabiliriz: “DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) aracılığı ile sağlanan destekler, Hazine Müsteşarlığı'nca sağlanan destekler, KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı)' in sağladığı destekler, TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) tarafından sağlanan destekler, serbest çalışan bilgisayar programcılarının geliştirdiği yazılımların satışında gelir vergisi muaflığı, Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde sağlanan teşvikler ve Halk Bankası'nca verilen Yazılım Evi Destekleme Kredisi.”

            DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) aracılığı ile sağlanan desteklere baktığımızda; AR-GE (Araştırma  Geliştirme)  yardımlarında TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu)(www.tubitak.gov.tr) TİDEB (Teknoloji İzleme ve Değerlendirme Başkanlığı www.tideb.tubitak.gov.tr) ile TTGV (www.ttgv.org.tr), uygulamacı kuruluş olarak görev yapmakta. Derginizin önceki sayısında TİDEB yardımlarını açıkladığınız için ayrıntılarına girmeyeceğim. AR-GE yardımı kısaca; yazılım evlerinin araştırmaya, yeni ürün / üretim yöntemi ve teknolojisi geliştirmeye yönelik AR-GE projeleri kapsamında izlenip değerlendirilebilen giderlerinin belli bir oranının karşılanması (hibe) veya bu projelere  sermaye desteği (kredi) sağlanmasını amaçlamakta.

            Bunun dışında DTM'dan detaylı olarak bilgi alabileceğiniz destekleri ana başlıklar halinde; “Uluslararası nitelikteki yurtiçi ihtisas fuarlarına katılım desteği, Yurtdışında düzenlenen fuar ve sergilere ulusal düzeyde veya bireysel katılımın desteklenmesi (örneğin Hollanda'da düzenlenen CeBIT fuarı sektörün en büyük fuarı. Ancak bu fuara Türkiye'den katılıma bakıyorum her yıl, çok  düşük  düzeyde. Oysa  masrafların çoğunu devlet karşılıyor sayılan teşvikler doğrultusunda), ulusal düzeyde gerçekleştirilen fuar katılımlarının desteklenmesi, yurtdışında ofis  mağaza açma, işletme ve marka tanıtım faaliyetlerinin desteklenmesi, istihdam yardımı, eğitim yardımı, pazar araştırması yardımı, patent, faydalı model belgesi ve endüstriyel tasarım harcamalarının desteklenmesi, Türk ürünlerinin yurtdışında markalaştırılmasına, tanıtımına, kalıcılığının sağlanmasına ve 'Türk Malı' imajının yerleştirilmesine yönelik faaliyetlerin desteklenmesi, serbest bölgelerde sağlanan teşvik ve avantajlar” şeklinde sıralayabiliriz. Sayılan konularda teşviklere örnek verirsek, serbest bölgelerde gümrük vergisi, kurumlar vergisi ve KDV dahil olmak üzere her türlü vergiden muaf olunması, diğer başlıklarda ise nakit yardımlar ve yine çeşitli kalemlerde muafiyeti sayabiliriz.

            Hazine Müsteşarlığı'nın (www.hazine.gov.tr/mevzuat/tm100.htm) genel yazılım geliştirme yatırımları desteğinin sağlanabilmesi için; sabit sermaye yatırımı tutarının en az, kalkınmada öncelikli yörelerde 200 milyar, gelişmiş bölgelerde ise 600 milyar   olması   gerekmekte.  Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yer alan makine ve teçhizatın ithal edilmesi durumunda gümrük vergisi ve Toplu Konut Fonu alınmıyor. Yazılım geliştirme yatırımları için uygulanan yatırım indirimi de yüzde 100 olarak belirlenmiş. Ayrıca yatırımın tamamlanmasını izleyen iki yıl içinde en az on bin ABD Doları ihracat yapılacağının taahhüt edilmesi durumunda şirket, vergi ve harçtan muaf oluyor. Bunun yanında KDV muafiyeti ve fondan kredi tahsisi de olabilmekte.

            Siz aynı zamanda Türk Cumhuriyetleri Çalışma Grubu Başkanısınız. Buna ilişkin çalışmalarınızı aktarabilir misiniz ?

           Bilişim konusunda 1997 yılında Türk Cumhuriyetleri’nde incelemelerde bulunup ön çalışma yaptık. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, bilişim konusunda bakir alanlar. İnternet erişimleri dahi Rusya üzerinden sağlanıyor ve sağlıklı gerçekleşemiyor. Biz de öncelikle bu konuyu araştırdık ve TURKSAT 2A uydusunun konumunun elverişli olduğunu gördük. Ancak bu konuda Türk Cumhuriyetleri’nde de bir çaba olmasına karşın bir şirket kurulup bu konu gerçekleştirilemedi. Geçtiğimiz dönemin ilgili Devlet Bakanı ve Ulaştırma Bakanı'nın da çabalarına rağmen kuramadık. Bunu yönetimde eşgüdüm olmamasına bağlıyorum. Her şey hazır. TELEKOM’a, şuradan bu kaynağı al, şunları yap denmedi. Devlet daha atik davranmalıydı. Devlet Bakanı, Ulaştırma Bakanı'nın oluru olduğu halde olmadı. Yeni dönemde koordinasyonu sağlayacak bir bakanlığın oluşturulması, yönlendirme anlamında etkili olacaktır.

            Yurtdışına açılmayı her Türk firmasının görevi kabul ediyorum. Yazılımcı firmalar yurtdışına açılmak konusunda yeteri kadar çaba harcamıyorlar. Neden harcamıyorlar?  Benim gözlemim, demek ki iyi kazanıyorlar. Dışa açılıp daha fazla kazanmayı düşünmüyorlar. Bir de yazılımcılar tek başına oldukları zaman, bu konuya yönelmiyorlar. Bu yüzden bir araya gelerek SDŞ (Sektörel Dış Ticaret Şirketi) kurmak gerekiyor. SDŞ olarak devletten alınan  teşvikler daha fazla olacaktır. Örneğin, siz Çözüm Bilgisayar olarak bir yazılım şirketisiniz. Büyük boy değil de orta boy olduğunuzu varsayalım.  Sizin bu konuda başarılı   olabilmeniz için yurtdışında temas kurabilecek noktaları bilmeniz gerekli. Yurtdışındaki işleri takip edebilmeniz gerekli. Kadro ve tabi ki sermaye işi. Yatırım yapacaksın ama zamanla kazanacaksın demek. Büyük düşünmek gerek. Çözüm Bilgisayar gibi sektörde bir takım firmaların bir araya gelip güçlerini birleştirmesi gerekiyor. Bu Çözüm Bilgisayarın kaybolması değil, sizin adınıza işlemleri yürütecek başka bir şirketi oluşturulmasıdır.

            Yeni dönemde bu konuda çalışmalarımız sürecek. Bir şirket kurulup bu çalışmalar gerçekleşemedi o dönem. Bir firmanın bu sorumluluğu üstlenip bu işi sürüklemesi gerek. Mesela niçin siz olmayasınız. Siz  Çözüm Bilgisayar olarak gelin, şirketi kurun, hayata geçirin. Hedefiniz dışa açılmak,büyümek, gelişmek ve yarına taşımak olsun. İşte alın şu Türk Cumhuriyetlerini. Bakir bir alan. Belki biraz problemli bir bölge, geliri az, daha gelişmemiş bir coğrafya, ama çok bakir bir saha bizim gözümüzde. Niçin bizler ilgilenmeyelim el atmayalım.