Web Tabanlı Yazılım Mimarisi
Teknolojinin sağlık alanına nüfuz etmesiyle birlikte; hekimlerin, sağlık
çalışanlarının yanı sıra artık tüm bireylerin sağlık alanındaki teknolojik
yeniliklerden beklentileri artmaya başladı. Zira günümüzün teknolojisi her türlü
bilgiye her an ulaşımı zorunlu kılıyor. Geliştirilen her yeni teknoloji bir
öncekini adeta uçurumdan atarcasına gözden düşürüyor.
Sağlık kuruluşlarımızda
masaüstü HBYS yazılımlarının artık miadını doldurduğu, pek çok sağlık kurumunda
webtabanlı yazılımlara geçildiği görülmektedir. Konu ile ilgili hem ulusal hem
de uluslararası alanda pek çok çalışmalar yapan, yurtdışında NuSphere Corp.'da
arge projeleri yönetmiş, yurtiçinde
Hacettepe Üniversitesi Tıp fakültesinde tıp eğitimini, Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesinde Üroloji ihtisasını ve Ortadoğu Teknik üniversitesinde tıp bilişimi
doktorası tamamlamış, Pleksus Bilişim Teknolojilerinde arge direktörlüğü
yanısıra Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanelerinde bilgi işlem
koordinatörlüğü ve Tıp bilişimi araştırma görevliliği yapmış, tıp bilişimi
derneği kurucu üyesi olan ve halen
Hacettepe Üniversitesi Bilişim Enstitüsü, Sağlık Bilişim Anabilim Dalı öğretim
üyesi ve HL7 Türkiye başkanı Yrd. Doç. Dr. Ergin Soysal ile söyleşide
bulunduk:
Masaüstü yazılımlarla, webtabanlı yazılımların artılarını ve eksilerini
yorumlayabilir misiniz?
Yazılım mimarisi tarihçesine bakarsak, bilgisayar ağlarının geliştiği
1970'li yıllardan başlayarak 1990'ların başlarına kadar yazılım gereksinimlerine
cevap verebilen istemci sunucu mimarisi başı çekmekteydi. Ancak, sistemlerin
kullanımının artması ve buna bağlı daha yüksek performans beklentisi 1990'lı
yılların ortalarında çoklu katman ya da n-tier olarak adlandırabileceğimiz
mimariyi ortaya çıkarmıştır. Bu mimari ile işlemler farklı sunuculara
bölünmüş ve gerekli işlem gücü tek bir güçlü sunucu yerine, daha makul maliyetli
bir kaç farklı sunucuya paylaştırılmıştır. Bu harekete bağlı olarak, internette
ve tarayıcı teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte, yüksek istemci
maliyetini kontrol edebilmek amacıyla web tabanlı yazılımlar geniş uygulama
alanları bulmaya başlamıştır.
Masaüstü yazılımların aksine, web tabanlı yazılımlar istemci makinelere
herhangi bir yazılım kurulumu gerektirmez. Bu durumun pek çok avantajı vardır.
Örneğin, kullanıcı makinelerine bu yazılımların kurulumu ve güncellenmesi için
gereken insan gücünden kar edilir. Kazara silinen bozulan dosyalar ya da
bilgisayara kurulan başka yazılımlarla etkileşim nedeniyle ortaya çıkabilecek
sorunların önemli bir kısmı bertaraf edilmiş olur. Bu türlü sorunlar
giderilinceye kadar, bu terminallerin kullanılamamasından doğacak iş gücü
kaybının da önüne geçilmiş olur. Gerekli güvenlik önlemleriyle birlikte,
uygulama internete açılabilir ve internete bağlı olan her hangi bir
bilgisayardan işlem yapılabilme olanağı sağlanır.
Masaüstü yazılımlarda, çoğunlukla ana yazılımla birlikte istemci
bilgisayarlara kurulması gereken veritabanı sürücüleri gibi üçüncü parti
yazılımlar olabilir ve bunlar da idame zorluğuna ve toplam maliyetin artışına
neden olur. Web tabanlı yazılımlar, istemci bilgisayarda ayrıca bir kaynağa
ihtiyaç duymazlar. Masaüstü yazılımlara göre daha az sabit disk depolama
alanı, daha düşük işlem gücü ve daha az bellek yeterli
olacaktır. Bu da
yüzlerce bilgisayarlık bir sistemde çok ciddi maliyet farkı
yaratır.
Web tabanlı uygulamalar açısından tek dezavantaj, istemci bilgisayarların
performanslarından ve depolama yeteneklerinden tam olarak yararlanamamasıdır.
Ancak, bu mimariye ait istemci bilgisayarların idamesinin yük olmaktan
çıkarılması ilkesi nedeniyle, bu da çok önemli bir dezavantaj olarak
görülmemektedir. -
Uluslararası
alanda pek çok tecrübesi olan bir bilim adamı olarak, ülkemizdeki tıp bilişimini
diğer ülkelerle kıyaslar mısınız?
Tıp bilişimi, konularının ve gereksinimlerinin zenginliği nedeniyle
içinde çok farklı bakış açılarını taşımak zorundadır. Sağlık profesyonellerinden
mühendislere, veri analistlerinden sağlık yöneticilerine pek çok boyutu vardır
ve bu alanın sınırları Bu nedenle
dünyada 50 yılı aşkın bir tarihçesi olmasına rağmen daha yeni yeni sınırları
çizilebilmiş bir bilim alanıdır. Örneğin klinik bilişim yeni yeni bir tıp
uzmanlık alanı olarak görülmeye başlanmış ve ancak bu yıl board sertifikasyon
sınavları yapılmaya başlanmıştır.
Sağlık bakım alanı, bilgi ve iletişim teknolojilerini ilk keşfettiği
andan itibaren maksimum derecede yararlanmaya çalışmıştır. Ancak, teori ve
pratiğin yeterli derecede etkileşime girememesi ve sağlık çalışanlarının
Venüs'ten mühendislerinse Mars'tan olmaları nedenleri ile, özellikle ABD ve
İngiltere'de çok sayıda proje başarısız olmuş, teknolojiden beklenen bakım
kalitesinin ve hasta güvenliğinin artışı, maliyet etkinliğin geliştirilmesi gibi
hedeflere yeterince yaklaşılamamıştır.
ABD'de geçen yıl başlatılan ve elektronik sağlık kayıtlarının uygun
kullanımını yaygınlaştırmayı amaçlayan “anlamlı kullanım tebliği” ile tıp
bilişimi açısından önemli bir atılımı tetiklemiştir. Elektronik sağlık
kayıtlarında belli bir ilerlemeyi hedefleyen bu tebliğ ile, bu yönde adım atan
sağlık kuruluşlarına teşvik ödemeleri yapılmaya başlanması, bu yönde çok önemli
bir itici güç olmuştur.
Ülkemizde ise, bu alanda son on yıldır gözle görülür bir ilerleme
katetmekteyiz. Sağlık-net ve Medula gibi uygulamalar sağlık
kurumlarının bilgi teknolojilerinden yararlanmalarında itici bir güç olmuştur.
Ancak, sağlık kurumları tarafında, bu teknolojilerden beklenti genellikle doğru
faturalama ve verimlilik iyileştirilmesi aşamasında kalmakta ve hasta yararına
klinik kullanıma yönelik vizyonlar çok daha yavaş gelişmektedir.
Türkiye'nin bu alandaki en önemli sorunu, alandaki yetişmiş insan gücü
eksikliğidir. Alanın multidisipliner doğası nedeniyle, aynı anda hem sağlık
alanına hem de bilgi teknolojilerine hakim profesyonellere ihtiyaç
bulunmaktadır. Tıp bilişiminin yeni
kuruluyor olması nedeniyle, halen diğer bilim alanlarında çalışmakta olan bilim
adamlarından bu alana destek sağlanmaktadır. Ancak alanın süratle bu alanda
yetişmiş bilim insanlarına ve iş gücüne ihtiyacı vardır. Bunu sağlamaya yönelik
yeterli eğitim programları gerekmektedir. Yüksek Öğrenim Kurumu'nun tıp
bilişimini bir bilim alanı olarak tanımlamaması nedeniyle alanda etkinlik
gösterecek yeterli akademik kadrolar oluşmamıştır. Bu nedenle, ülkemizde tıp
bilişimi eğitimi az sayıda üniversitede verilebilmektedir. Biz, Hacettepe
Üniversitesi Bilişim Enstitüsü olarak sağlık bilişimi yüksek lisans
programımızı hayata geçirdik. Hem Türkiye'nin önemli hastanelerinden birinin bu
alanındaki birikiminden, hem de önemli bilgisayar mühendisliği bölümlerinden
birinden destek alarak bu alandaki eğitim olanaklarını çeşitlendirerek artırmaya
ve üzerimize düşen görevi yerine getirmeye devam ediyoruz. |