Green IT
Etkilerinin sağlıklı olarak son 50 yılda ölçülebilir olmasından dolayı
küresel ısınmaya ilişkin gelişmeler dünya gündeminin en üst sıralarında yer
alıyor. Kyoto Protokolü çevresinde birleşen ülkeler, sivil toplum örgütleri ve
duyarlı özel sektör kuruluşları bilim adamları ile ortak çalışma altında
atmosfere salınan tehlikeli gazların engellenmesi için çalışmalarını
sürdürüyor.
Bugün dünya nüfusunun neredeyse yarısı cep telefonu kullanıyor. Bir
milyardan fazla kişi PC'ye sahip, bunların çoğu ise daha fazla enerji sarf eden
eski bilgisayarlar. Veri merkezleri, tatminkâr çalışma için 26°C yeterli
olmasına rağmen genellikle 18°C'ye kadar soğutuluyor. Cep telefonu enerjilerinin
yaklaşık üçte ikisi boşa harcanıyor, Dizüstü bilgisayarların batarya dolum
işlemi tamamlanmasına rağmen şarj adaptörleri saatlerce prizde takılı
bırakılarak hem bataryanın kullanım süresinin kısalmasına hem de elektrik
israfına neden oluyor.
Doğada çözülmeyen ve geri dönüşümü çok zor materyallerden yapılan
ürünler teknolojik çöp dağları oluşturuyor. Bunlara ek olarak
Gartner'ın yaptığı araştırma bilişim sektörünün termik santraller kadar
olmasa da sütten çıkmış ak kaşık olmadığını, küresel CO2 emisyonlarındaki
yaklaşık yüzde ikilik oranın sorumlusunun BT cihazları olduğunu ve bu
eğilim yukarı yönlü devam ettiğini gösteriyor.
GREEN
IT son
yıllarda
popüler bir kavram olsa da aslında ilk adım 1992 yılında Energy Star kurumunun
Amerikan Çevre Koruma Derneği tarafından kurulmasıyla başlıyor. Hepimizin aşina
olduğu bilgisayarları uyku moduna almak gibi projeler hazırlayan Engery
Star, zamanla doğayı koruyan ve tasarruf yapan teknolojilerin
standartlarını da belirleyen bir kurum halini almış
durumda.
Enerji verimliliği konusunda ilk adımlarını çevre birimlerinin ve
özelikle işlemcilerin daha az enerji tüketmesi ve bununla birlikte soğutma için
kullanılan enerjiden tasarruf etme düşüncesiyle atan sektör ciddi ilerleme kat
etti. Üst seviye teknoloji diyebileceğimiz işlemci dünyasında çok çekirdekli
işlemciler konvansiyonel işlemcilere oranla ciddi enerji tasarrufu sağlayacak
şekilde tasarlanırken, çevre birimleri dünyasında fotokopi makineleri ve
yazıcılar birkaç sene öncesine kadar harcadıkları enerjiyi yarı yarıya düşüren
ürünlerle karşımıza çıkıyor.
Doğada çözülebilen malzemelerle üretilen çevre birimleri, az elektrik
harcayan LCD ekranlar, bir önceki jenerasyona göre yarı yarıya az enerji
harcayan yazıcılar GREEN IT konseptinin görünen ve önemli bir parçası ama
sektörün daha yeşil bir yapıya dönüşmesine giden anayol Sanallaştırma ve
Bulut bilişim teknolojilerinden geçiyor. Ortalama büyülükteki firmaların
bünyelerinde bulundurdukları veri merkezlerinin aynı büyüklükteki farklı
ortamlardan metrekare başına 40 kat daha fazla enerji sarf ediyor olması
sanallaştırma ve daha önemlisi bulut bilişimin önemini anlamamıza yardımcı
olacaktır.
Sanal sunucuların fiziksel özdeşleri ile arasındaki makas gün
geçtikçe kapanmaktadır. Yapılan araştırmalarda sanallaştırılmış sistemler, aynı
özelliklerde yapılandırılmış fiziki sunucularla %88 oranında benzer performans
göstermektedir (%12'lik oran BT dünyasında hala büyük bir kayıp gibi görünse de
10 yıl önce bu farkın %35 olduğunu düşündüğümüzde bu oranın daha aşağılara
çekileceğini tahmin etmek güç değil.) Yazılım sektöründe sanal sunuculara karşı
hala bir ön yargı olsa da bu yakın zamanda ortadan
kalkacaktır.
Önde gelen bankalarımızdan birinin yaklaşık 600 sunucusunu
sanallaştırarak %90.2 lik bir kazanım elde ettiğini açıklaması, sektördeki
gelişmelerin korkulara teslim edilemeyecek kadar yüksek kazanımlar sağladığının
en somut örneğidir. Diğer taraftan sanallaştırmanın kazanımlarını bir adım ileri
götüren Bulut Bilişim sektöre hızlı bir giriş yapmış durumda.
Web tabanlı uygulamaları çalıştırmak için güçlü masaüstü
bilgisayarlarından ziyade netbooklar fazlasıyla yeterli oluyor, dolayısıyla
minimum kaynak kullanımıyla günümüzün en güçlü kişisel bilgisayarlarının
performanslarına erişebilmek mümkün. Bu yüzden Bulut Bilişim kullanan
bilgisayarların düşük kapasiteli sabit diske, belleğe ve işlemciye sahip olması,
performans kaybına neden olmazken düşük donanım maliyetlerini beraberinde
getiriyor.
Tüm bu gelişmeleri göz önüne aldığımızda Green IT konseptinin başarılı
olma şansı çok yüksek çünkü verimli enerji tüketen ürün ve süreçlere yapılacak
yatırımın işletmeler için olumlu sonuçlar doğurduğunun somut örnekleri firmaları
bu yönde yatırım yapmak için cesaretlendirmekte.
Önümüzdeki beş yıl içerisinde enerji tüketimi çoğu veri merkezi için temel bir harcama gideri olacak. Doğru bir yaklaşımla, modern Green IT operasyonlarının ayarlanma maliyeti, eski sistemlere oranla sağlanan enerji tasarrufuyla iki yıl içerisinde yapılan yatırımı amorti edebilecektir.