Merhaba,

           Ülkemizde gündem o kadar hızlı değişiyor ki, izlemek ve yeni oluşan gündemi yakalamak bir o kadar zor. Bu yılın başında, Sağlık Bakanlığı'nca başlatılan TSBS (Türkiye Sağlık Bilgi Sistemi), bizleri sağlık bilgi sistemi konusunda umutlandırmıştı. Salt bu nedenle, dördüncü sayımızın içeriğini genel olarak bu konu eksenli hazırlamıştık. Keza, yine uygulamaya giren KİK de (Kamu İhale Kanunu) benzer umutları uyandırmış, ülkemizde daha şeffaf bir ihale yasası ile, daha güçlü kendine güvenen firmalar çıkaracağı düşüncesini güçlendirmişti.

          Yazımızın başında da söylediğimiz gibi, gündem son derece hızlı değişiyor. Daha 4. sayının mürekkebi kurumadan, TSBS çalışmalarından vazgeçildiğini öğrendik. Oysa ki TSBS, Türkiye için vizyon oluşturmaya yönelik  bir çalışma olacak  öngörüleri içeriyor ve sağlık bilgi sisteminin ayaklarını yere basacak bir çalışmanın alt yapısını oluşturacak argümanları bünyesinde taşıyordu. Ama, yine Türk gibi başlamış olmaktan öteye gidemedik. 

            Yeni İhale Yasası'nda ise durum daha da farklı. Pek çok ihale, yolsuzluklara meydan vermeyecek, kalite olgusunu ön plana çıkaracak ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlayarak rekabeti artıracak bir şekilde hazırlanırken, ne yazık ki, kimi ihalelerde bu durumun tam tersi söz konusu olabilmektedir. Özellikle 4734 sayılı kanunun, Belli İstekliler Arasında İhale Usulü'nü belirleyen 20. Maddesi ile, 21. maddenin, İvedi yapılması zorunlu olan ihaleler için kullanılan b bendi, yapılan ihalelerde kuşkular oluşmasına neden olmaktadır. Kimi idareler, ihaleye katılabilmek için, kanunun öngörmediği şartları istemekte, hatta kimileri, yazılımlara ait kaynak kodları istemektedirler (Ne yazık ki, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu -FSEK - içinde bunu engelleyecek bir madde bulunmamaktadır).